top of page

İnme Sonrası Fizik Tedavinin Önemi

  • Yazarın fotoğrafı: İnvitrocare Evde Sağlık
    İnvitrocare Evde Sağlık
  • 13 Haz
  • 9 dakikada okunur

inme-sonrasi-fizik-tedavinin-onemi-header

İnme, beyin damarlarının tıkanması veya yırtılması sonucu gelişen ani ve kalıcı sinir sistemi bozukluklarıyla seyreden ciddi bir sağlık sorunudur. Tıbbi literatürde “serebrovasküler olay” olarak adlandırılan inme, beynin belirli bir bölgesine oksijen ve besin taşıyan kan akışının kesilmesiyle oluşur. Bu durum, etkilenen beyin hücrelerinde dakikalar içinde geri dönüşü olmayan hasarlara yol açabilir. İnme, küresel düzeyde hem ölüm hem de sakatlık nedenleri arasında ilk sıralarda yer almakta; özellikle yaşlı bireylerde bağımsız yaşam yetisinin kaybına neden olmaktadır.


İnmenin başlıca iki türü bulunmaktadır: İskemik inme, beyin damarlarının pıhtı veya plak ile tıkanması sonucu oluşur ve inme vakalarının yaklaşık %85’ini oluşturur. Hemorajik inme ise daha nadir görülür ve beyin damarının yırtılması sonucu gelişen beyin içi veya zar altı kanamaları kapsar. Her iki durumda da beyin dokusunda oluşan hasar, bireyin hareket, konuşma, algı ve bilişsel fonksiyonlarında çeşitli düzeylerde kayıplara neden olur. Bu nedenle inme ve beyin hasarı tedavisi, sadece yaşamı kurtarmayı değil, hastanın yaşam kalitesini korumayı ve işlevsel bağımsızlığını yeniden kazandırmayı da hedeflemelidir.



İnmeden Sonra Fizik Tedavinin Önemi

İnme sonrası ortaya çıkan fiziksel ve nörolojik kayıplar, çoğu zaman kişinin temel yaşam aktivitelerini kendi başına sürdürememesine neden olur. Bu nedenle yalnızca tıbbi tedavi yeterli değildir; inme sonrası fizik tedavi, bireyin yeniden bağımsız bir yaşama kavuşabilmesi için tedavi sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır. Fizik tedavi, yalnızca hareket kabiliyetini geri kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda beynin yeniden yapılanmasını sağlayan nöroplastisite sürecini de aktive ederek kalıcı fonksiyonel iyileşmeyi destekler.


Erken dönemde başlanan rehabilitasyon, kas zayıflığı, denge kaybı, yutma ve konuşma bozuklukları gibi sekellerin kalıcı hale gelmesini önler. Ayrıca uzun süreli yatak istirahatine bağlı gelişebilecek komplikasyonların (örneğin bası yaraları, derin ven trombozu, akciğer enfeksiyonları) önüne geçilmesine de katkı sağlar. Bu bağlamda, inme sonrası fizik tedavi; yaşam süresini uzatan değil, yaşam kalitesini aktif biçimde artıran bir iyileşme aracıdır.



İnme Sonrası Fizik Tedavi Hareketleri

İnme geçiren bireylerde fiziksel iyileşmenin ilk adımı, mümkün olan en erken dönemde başlanan sistematik hareket uygulamalarıdır. İnme sonrası fizik tedavi hareketleri, hastanın yatakta geçirdiği sürede bile başlatılabilecek düzeydedir ve ilerleyen evrelerde oturma, ayakta durma ve yürüme gibi fonksiyonel becerilere temel oluşturur. Bu hareketler pasif, aktif yardımlı veya aktif şekilde uygulanabilir.


Erken evrede uygulanan pasif egzersizler, kaslarda sertlik ve kısalık gelişmesini önlemek, eklem hareket açıklığını korumak ve dolaşımı desteklemek amacıyla fizyoterapist yardımıyla yapılır. Kol ve bacaklar yavaşça bükülüp açılır, omuz ve kalça eklemlerine nazik rotasyonlar uygulanır. Hastanın bilinç durumu ve kas gücü iyileştikçe, aktif yardımlı egzersizlerle hasta hareketin bir kısmını kendi yapmaya başlar. Sonraki aşamada hasta, aktif egzersizlerle kaslarını kendi başına çalıştırır ve motor kontrolünü yeniden kazanır. Bu süreçte en sık kullanılan inme hareketleri, yatakta köprü kurma, oturup doğrulma, bacak kaldırma, kolları yukarı kaldırma gibi temel hareketleri içerir.


Yatak içi dönemde başlanıp, hastanın toleransına göre ilerletilen bu hareketler, nöroplastisiteyi destekleyerek beynin yeniden yapılanmasına katkıda bulunur. Bu nedenle, düzenli ve programlı inme sonrası egzersizler, tedavinin yalnızca destekleyici değil, doğrudan iyileştirici bir bileşenidir.



Günlük Yaşam Aktivitelerine Dönüşte Yapılan Egzersizler

Hastanın iyileşme sürecinde hedeflenen nihai nokta, tekrar bağımsız bir yaşama geçiştir. Bu süreçte inme sonrası fizik tedavi hareketleri, sadece kas ve eklem üzerine değil, aynı zamanda günlük yaşam fonksiyonlarının yeniden kazanımına da odaklanır. Giyinme, banyo yapma, yemek yeme, yazı yazma gibi temel aktiviteler için gerekli olan kas grupları sistematik olarak çalıştırılır.


Örneğin, el bileği ve parmak hareketlerini içeren egzersizler, yemek yeme ve çatal-kaşık kullanımı gibi işlevler için önemlidir. Oturup ayağa kalkma çalışmaları, banyo ve tuvalet kullanımına geçiş için temel oluşturur. Denge egzersizleri ise hem ev içinde hem dış ortamda düşme riskini azaltmak için kritik rol oynar. Bu tip fonksiyonel egzersizler, fizyoterapist gözetiminde uygulansa da zamanla hasta ve ailesi tarafından evde sürdürülebilir hale getirilmelidir.


Ayrıca, hareketlerin pratik anlam kazanması için simülasyon temelli çalışmalar önerilir. Örneğin; hasta sandalye üzerinde yemek yeme hareketini tekrar ederek hem ince motor kontrolünü hem de hedef odaklı koordinasyonunu geliştirebilir. Günlük yaşam aktivitelerine yönelik bu tür egzersizler, yalnızca fiziksel bağımsızlığı değil, aynı zamanda hastanın özgüvenini ve psikososyal bütünlüğünü de destekler.



Hareket Kabiliyetini Artıran ve Güçlendiren Terapiler

İnme sonrası tedavi sürecinde yalnızca klasik egzersizler yeterli olmayabilir. Özellikle motor kaybın daha belirgin olduğu hastalarda hareket kabiliyetini artıran ve güçlendiren terapiler entegre bir şekilde uygulanmalıdır. Bu amaçla kullanılan başlıca yöntemler arasında ayna terapisi, elektrik stimülasyonu ve denge tahtası uygulamaları yer almaktadır.


Ayna terapisi, beynin motor korteksini görsel yanılsama yoluyla uyararak zayıf tarafın aktive edilmesini hedefler. Sağlam kolun hareketi, ayna aracılığıyla felçli taraftan geliyormuş gibi gösterilir ve bu durum, beynin yeniden yapılanmasını destekler. Özellikle üst ekstremite rehabilitasyonunda etkili olduğu kanıtlanmıştır.


Elektrik stimülasyonu ise kasların pasif durumdayken bile çalışmasını sağlayarak kas gücünü korur ve sinir-kas bağlantısını aktive eder. Bu yöntem, hem el-kol hareketleri hem de yürümeyi destekleyen ayak bileği fonksiyonları için kullanılabilir. Özellikle düşük ayak problemi yaşayan hastalarda yürüyüş kalitesini artırmak için tercih edilir.


Denge tahtası uygulamaları ise gövde ve alt ekstremite kontrolünü geliştirmek, postüral stabiliteyi artırmak ve düşme riskini azaltmak amacıyla kullanılır. Hastanın denge merkezini bulması, ağırlık aktarımı yapabilmesi ve simetrik duruş geliştirmesi, bu terapilerin ana hedefleri arasındadır.


Tüm bu özel uygulamalar, inme sonrası fizik tedavi hareketleri kapsamında değerlendirilir ve hastaya özel planlanır. Her biri hem fonksiyonel kapasitenin artırılması hem de hastanın günlük yaşamına güvenli şekilde dönmesi açısından önemli katkılar sağlar.


inme-sonrasi-fizik-tedavinin-onemi-images-2


Felç Sonrası Fizik Tedavi

Felç, beyindeki motor merkezlerin etkilenmesi sonucunda vücudun bir bölümünde istemli hareketin kısmen ya da tamamen kaybolması durumudur. Genellikle inme sonrası gelişen felç, özellikle karşı taraf kol ve bacakta güçsüzlük (hemiparezi) veya tam felç (hemipleji) şeklinde ortaya çıkar. Bu durum, bireyin hareket kabiliyetini, bağımsızlığını ve yaşam kalitesini ciddi ölçüde sınırlar. Dolayısıyla felç sonrası fizik tedavi, yalnızca fiziksel iyileşmeyi değil, bireyin yeniden hayata katılımını mümkün kılacak bütünsel bir süreci kapsar.


Rehabilitasyonun temel hedefi, kaybedilen motor becerilerin yeniden kazandırılmasıdır. Bu kapsamda uygulanan tedaviler, motor kontrolün yeniden oluşturulmasına, kas tonusunun düzenlenmesine (örneğin spastisite ile mücadeleye) ve fonksiyonel hareketlerin kolaylaştırılmasına yöneliktir. Özellikle felç rehabilitasyonu sürecinde kullanılan teknikler arasında nörogelişimsel yaklaşımlar (örneğin Bobath), PNF yöntemleri ve fonksiyonel görev temelli egzersizler yer alır. Bu yaklaşımlar, felçli hastalarda hem sinir-kas etkileşimini canlandırmak hem de tekrar öğrenmeyi desteklemek için uygulanır.


Motor becerilerin geri kazanılması için egzersizlerin sıralı ve kademeli ilerlemesi önemlidir. Örneğin önce yatakta oturma, ardından oturur pozisyonda denge sağlama, son olarak ayakta durma ve yürüme çalışmaları gerçekleştirilir. Bu süreçte bireyin fiziksel durumu, iyileşme potansiyeli ve nörolojik bulgularına göre bireyselleştirilmiş egzersiz programları oluşturulmalıdır.



Kas Güçlendirme ve Denge Egzersizleri

Felç sonrası hastalarda sıklıkla kas atrofisi, kuvvet kaybı ve postüral kontrol zorlukları gözlenir. Bu nedenle kas güçlendirme ve denge egzersizleri, felç sonrası fizik tedavi programlarının olmazsa olmaz bileşenleri arasında yer alır. Erken evreden itibaren uygulanan sistematik kuvvetlendirme çalışmaları, kas kitlesinin korunmasına, yorgunluğun azaltılmasına ve fonksiyonel kapasitenin artırılmasına yardımcı olur.


Alt ekstremite kaslarını hedefleyen egzersizler arasında bacak kaldırma, köprü kurma, step tahtası kullanımı; üst ekstremite için ise kol itme-çekme, direnç lastikleriyle çalışma ve kavrama egzersizleri yer alır. Kasların etkin biçimde çalıştırılması için direnç bantları, ağırlık manşetleri ve el yayları gibi yardımcı ekipmanlar kullanılabilir.


Denge çalışmaları, felçli bireyin güvenli mobilizasyonu açısından son derece kritiktir. Bu amaçla denge tahtası, denge topu ve ayakta ağırlık transferi gibi teknikler kullanılarak gövde kontrolü ve postüral stabilite geliştirilir. Ayrıca, yürüme eğitimine yönelik paralel bar çalışmaları ve yürüteç destekli adım antrenmanları da felçli hastaların ayağa kalkma ve adım atma becerilerini geri kazanmasına katkı sağlar.


Bu tür egzersizler yalnızca fiziksel kazanımlar sunmakla kalmaz, aynı zamanda hastanın öz yeterlilik duygusunu artırarak tedaviye motivasyonunu da yükseltir. Rehabilitasyon sürecinde fiziksel ve psikolojik dayanıklılığı birlikte geliştirmek, uzun vadeli başarıyı destekler.



Duygusal ve Psikolojik Destek İle Bütünsel İyileşme

Felç, yalnızca kasları ve sinirleri etkilemekle kalmaz; bireyin benlik algısını, sosyal rollerini ve yaşam anlamını da derinden etkiler. Bu nedenle felç rehabilitasyonu, sadece fiziksel işlevlerin değil, duygusal ve psikolojik iyilik halinin de yeniden inşasını kapsamalıdır. Özellikle ilk haftalarda gelişen depresyon, kaygı bozuklukları ve motivasyon kaybı, tedaviye uyumu azaltabilir ve iyileşme sürecini sekteye uğratabilir.


Bu bağlamda, fizyoterapiyle eş zamanlı olarak psikolojik destek sağlanması büyük önem taşır. Klinik psikologlar veya psikiyatristler tarafından sunulan psikoeğitim ve destek terapileri sayesinde hastanın duygusal tepkileri düzenlenebilir. Ayrıca aile üyelerinin sürece dahil edilmesi, hastaya yalnız olmadığını hissettirmek açısından etkili bir yaklaşımdır. Aile desteği hem moral hem de pratik destek açısından sürecin vazgeçilmez bir unsurudur.


Bazı durumlarda, felçli birey motivasyon kaybı nedeniyle egzersizlere devam etmekte zorlanabilir. Bu gibi durumlarda hedef odaklı motivasyon çalışmaları, başarıya dair küçük ödüller ve olumlu geri bildirimler süreci kolaylaştırır. Ayrıca grup terapileri, destek grupları ve sosyal etkileşim ortamları da hastaların psikososyal iyilik halini artırarak felç sonrası fizik tedavi programlarının verimliliğini yükseltebilir.


Sonuç olarak, fiziksel iyileşme ile duygusal toparlanma paralel yürütüldüğünde, felç rehabilitasyonu hem kısa vadede hem de uzun vadede daha sürdürülebilir bir başarı sağlar.



İnme ve Beyin Hasarı Tedavisi

İnme sonrası gelişen beyin hasarı, hızlı ve doğru müdahale edilmediği takdirde kalıcı nörolojik kayıplara neden olabilir. Bu nedenle tedavi süreci, beynin oksijensiz kalma süresini mümkün olan en kısa sürede sonlandırmaya ve hasar alanını sınırlamaya odaklanır. İnme ve beyin hasarı tedavisi, ilk olarak akut dönemde uygulanan medikal yaklaşımlarla başlar.


İskemik inme vakalarında en yaygın uygulanan tedavi yöntemi, damar tıkanıklığını açmaya yönelik intravenöz trombolitik ilaçların (örneğin tPA) kullanılmasıdır. Bu ilaç, ilk 4.5 saat içinde uygulandığında, tıkalı damarı açarak kan akımını yeniden sağlar ve beyin dokusunun ölmesini önleyebilir. Bunun yanı sıra antiplatelet (kan sulandırıcı) ilaçlar, emboli kaynaklı inmenin tekrarlanmasını önlemede kritik rol oynar. Hemorajik inmelerde ise kanamanın durdurulmasına yönelik cerrahi ve medikal müdahaleler gündeme gelir.


Bu akut tedavilerin yanı sıra, beyin hücrelerinin daha fazla zarar görmesini engelleyen nöroprotektif stratejiler de araştırılmaktadır. Bu stratejiler arasında vücut ısısının kontrolü, glikoz dengesinin sağlanması, oksijenasyonun optimize edilmesi ve nöroinflamasyonun azaltılması gibi yöntemler yer alır. Böylece, hasar gören bölgelerin çevresinde yer alan ve henüz canlılığını kaybetmemiş dokuların korunması hedeflenir.



Nöral Rehabilitasyon ve Teknolojik Destekler

Beyin hasarı sonrası iyileşme yalnızca hücresel düzeyde değil, işlevsel düzeyde de mümkün olabilir. Bu nedenle beyin hasarı rehabilitasyonu, nöral plastisiteyi destekleyecek şekilde planlanmalıdır. Rehabilitasyon sürecinde kullanılan teknolojik araçlar, bu işlevsel iyileşmeyi hızlandıran ve sürdürülebilir kılan uygulamaları mümkün kılar.


Son yıllarda hızla gelişen robotik yürüme sistemleri, inme sonrası yürüme yetisini geri kazanmada etkili çözümler sunmaktadır. Bu sistemler, hastanın yürüme hareketini mekanik olarak destekleyerek kas hafızasını uyarır, denge ve koordinasyon becerilerini geliştirir. Özellikle yoğun ve tekrar eden yürüyüş antrenmanları, beyinle kaslar arasındaki bağlantıların yeniden kurulmasına yardımcı olur.


Sanal gerçeklik uygulamaları, hastanın rehabilitasyon sürecine daha aktif katılımını sağlamak amacıyla geliştirilmiş etkileşimli araçlardır. Oyun temelli egzersizler, hem motivasyonu artırmakta hem de motor becerilerin gelişimini desteklemektedir. Görsel, işitsel ve kinestetik geri bildirimler sayesinde hasta, gerçek zamanlı olarak hareketlerini kontrol edebilir ve kendi performansını izleyebilir.


Tüm bu yenilikçi uygulamalar, geleneksel tedavi yöntemlerini tamamlayarak rehabilitasyonu daha verimli ve hasta odaklı hale getirir. Bu nedenle birçok inme ve felç tedavi merkezi, artık robotik ve dijital destekli nöral rehabilitasyon protokollerini standart bakımın bir parçası haline getirmiştir.



Uzman Ekip ve Multidisipliner Tedavi Planları

Beyin hasarına bağlı gelişen işlev kayıpları, yalnızca bir disiplinin müdahalesiyle telafi edilemeyecek kadar çok yönlüdür. Bu nedenle, etkili bir iyileşme süreci için uzman bir ekip tarafından yürütülen multidisipliner tedavi planları şarttır. Bu yaklaşımda her uzman, hastanın farklı bir rehabilitasyon ihtiyacına yanıt verir ve tedavi süreci koordine bir şekilde ilerler.


Fizyoterapistler, motor becerilerin yeniden kazandırılması, kas tonusunun düzenlenmesi, yürüme ve denge eğitimlerinin sağlanması konularında ana rolü üstlenir. Konuşma terapistleri, afazi, dizartri ve disfaji gibi dil ve yutma bozukluklarının yönetimini sağlar. Ergoterapistler, hastanın günlük yaşam aktivitelerine bağımsız şekilde katılımını desteklemek amacıyla el becerileri, koordinasyon ve öz bakım aktiviteleri üzerine çalışır.


Bunlara ek olarak; nöropsikologlar bilişsel fonksiyonların yeniden yapılandırılması için görev alırken, rehabilitasyon hemşireleri ve sosyal hizmet uzmanları da sürecin yönetimi, hasta yakınlarının eğitimi ve sosyal destek sistemlerinin güçlendirilmesinde rol oynar.


İnvitrocare olarak, inme sonrası fizik tedavi ve rehabilitasyon alanında uzman ekibimizle, hastalarımıza kişiye özel tedavi planları oluşturarak, iyileşme süreçlerine destek olmayı hedefliyoruz. Amacımız, hastalarımızın hem hareket kabiliyetlerini yeniden kazanmalarına hem de yaşam kalitelerini artırmalarına yardımcı olmaktır.


Sıkça Sorulan Sorular (SSS)


İnme sonrası fizik tedavi ne kadar sürer?

İnme sonrası fizik tedavi süresi, hastanın inme türüne, beyin hasarının derecesine, yaşına, eşlik eden hastalıklarına ve tedaviye ne kadar erken başlandığına göre değişkenlik gösterir. Hafif vakalarda birkaç hafta süren kısa dönemli bir rehabilitasyon yeterli olabilirken, ağır vakalarda bu süreç aylarca sürebilir. Özellikle inme ve felç tedavi merkezleri hastaya özel programlar sunarak süreci daha planlı ve hedef odaklı yönetir. Rehabilitasyon çoğu zaman taburculuk sonrası evde devam eder; bu nedenle süre, yalnızca klinikte değil, yaşam boyu fonksiyonel kazanımların sürdürülmesi açısından da önemlidir.


Hangi egzersizler inme sonrası en faydalıdır?

Her hastaya göre değişmekle birlikte, en etkili inme sonrası egzersizler, temel motor becerileri geliştirmeyi amaçlayan hareketlerdir. Erken dönemde pasif eklem hareket açıklığı egzersizleriyle başlayan süreç, zamanla aktif ve dirençli egzersislere dönüşür. Oturma dengesi çalışmaları, köprü kurma hareketleri, ağırlık aktarma egzersizleri ve kol-el koordinasyonunu artıran aktiviteler sıklıkla uygulanır. Bunun yanında, inme hareketleri olarak bilinen görev odaklı egzersizler, hastanın günlük yaşamda karşılaştığı işlevleri yeniden öğrenmesini sağlar. Ayrıca, denge tahtası uygulamaları, robotik yürüyüş cihazları ve sanal gerçeklik destekli rehabilitasyon teknolojileri de egzersiz programlarını zenginleştiren araçlardır.


Felç geçiren bir birey ne zaman ve nasıl egzersize başlamalı?

Felç geçiren bir bireyin egzersize başlaması için en uygun zaman, tıbbi olarak stabil hale geldiği andır. Genellikle ilk 24-48 saat içerisinde, hastanın durumuna uygun şekilde basit pozisyonlama ve pasif egzersizler başlatılabilir. Felç sonrası fizik tedavi, mümkün olduğunca erken başlatıldığında iyileşme potansiyelini artırır ve komplikasyon riskini azaltır. Süreç; fizyoterapist, ergoterapist ve diğer uzmanların koordinasyonuyla, felç rehabilitasyonu protokollerine uygun olarak yürütülmelidir. Egzersizler, hastanın toleransına göre kademeli olarak ilerletilmeli ve gerektiğinde teknolojik desteklerle zenginleştirilmelidir.


İnme sonrası rehabilitasyon sürecinde dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

Rehabilitasyon süreci boyunca düzenli takip, egzersiz disiplini, hasta motivasyonu ve aile desteği kritik önemdedir. Programın bir uzman ekiple yürütülmesi, inme ve beyin hasarı tedavisi açısından multidisipliner fayda sağlar. Egzersizler sırasında aşırı zorlanma, yanlış pozisyonlama ya da dengesiz yüklenme gibi durumlar komplikasyonlara yol açabilir; bu nedenle fizyoterapist rehberliği şarttır. Ayrıca psikolojik durumun da göz ardı edilmemesi gerekir. Duygusal destek, iyileşmenin sürdürülebilirliği açısından en az fiziksel egzersizler kadar değerlidir.


Fizik tedavi ile inme sonrası iyileşme oranları nedir?

İnme sonrası iyileşme oranları, erken müdahale ve doğru rehabilitasyon süreci ile anlamlı düzeyde artar. Klinik veriler, yoğun ve planlı uygulanan inme sonrası fizik tedavi hareketleri ile hastaların %60’ından fazlasının belirli bir düzeyde fonksiyonel bağımsızlığa kavuşabildiğini göstermektedir. Özellikle ilk 3 ay içinde düzenli uygulanan egzersiz programları ve destekleyici tedaviler, uzun vadeli sonuçlar üzerinde belirleyicidir. Ancak bu oranlar bireyin yaşı, inmenin şiddeti, tedaviye uyum ve destek sistemine göre değişiklik gösterebilir.


Evde egzersiz yapabilir miyim?

Evet, birçok beyin hasarı rehabilitasyonu protokolü evde sürdürülebilecek egzersizlerle desteklenebilir. Ancak bu egzersizlerin fizyoterapist eşliğinde öğrenilmiş olması ve hasta bireyin güvenliği göz önünde bulundurularak uygulanması gereklidir. Özellikle düşme riski olan hastalar için ortam düzenlemeleri yapılmalı, destek ekipmanları (örneğin yürüteç, tutunma barı) kullanılmalıdır. Günlük olarak uygulanacak kısa egzersiz setleri, motor becerilerin korunmasını ve daha hızlı iyileşmeyi destekler. Gerekirse uzaktan takip sistemleri ya da inme ve felç tedavi merkezleri tarafından sağlanan mobil sağlık çözümleriyle evdeki egzersizler izlenebilir.



İletişim ve Destek

İnme sonrası fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgi almak veya randevu oluşturmak için bizimle 0216 990 0220 üzerinden iletişime geçebilirsiniz. İnvitroCare uzman ekipleri ile, kişiye özel tedavi planları ve egzersiz programlarıyla yanınızdayız.



Komentāri

Novērtēts ar 0 no 5 zvaigznēm.
Vēl nav neviena vērtējuma

Pievienojiet vērtējumu
bottom of page