top of page

Solunum Terapisi Nedir? Egzersizler, Cihazlar ve Evde Uygulama Rehberi

  • Yazarın fotoğrafı: İnvitrocare Evde Sağlık
    İnvitrocare Evde Sağlık
  • 6 gün önce
  • 10 dakikada okunur

trakeostomili-hasta

Soluk alıp vermek, yaşamın en temel ve fark edilmeyen işlevlerinden biridir. Ancak nefes almak bir çabaya dönüştüğünde, bu durum yalnızca fiziksel değil, duygusal olarak da kişiyi derinden etkiler. Özellikle KOAH, astım, kistik fibrozis, pulmoner fibrozis, ALS gibi akciğer veya sinir-kas hastalıklarıyla yaşayan milyonlarca insan için nefes almak bir zorluktur; basit bir merdiveni çıkmak bile büyük bir efor gerektirir. Bu noktada devreye solunum terapisi girer.


Bu yazıda, solunum terapisinin ne olduğu, hangi hastalıklarda kullanıldığı, kullanılan cihazlar (örneğin CPAP, BiPAP, oksijen konsantratörü), temel egzersiz teknikleri (diyaframatik solunum, spirometre kullanımı gibi) ve evde uygulama yöntemleri ele alınacaktır.


Solunum Terapisi Nedir?

Solunum terapisi, tıbbi literatürde “pulmoner rehabilitasyon” (akciğerin işlevini iyileştirmeyi amaçlayan çok yönlü tedavi programı) olarak adlandırılır. Bu yöntem, kronik solunum sistemi hastalığına sahip bireylerin nefes alma güçlüğünü azaltmak, günlük yaşam aktivitelerini sürdürebilir hale getirmek ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla uygulanır.

Pulmoner rehabilitasyon; egzersiz eğitimi, solunum kaslarını güçlendirme teknikleri, cihaz destekli uygulamalar, beslenme danışmanlığı, psikososyal destek ve hasta eğitimi gibi çeşitli bileşenleri bir araya getirir. Bu yaklaşım, her hastanın ihtiyacına göre kişiselleştirilir.


Bu tedavi özellikle KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı – nefes almayı zorlaştıran kalıcı bir akciğer hastalığı), astım, interstisyel akciğer hastalıkları (akciğer dokusunda yaygın sertleşmeye yol açan hastalık grubu), kistik fibrozis (genetik, balgam üretimini etkileyen kronik akciğer hastalığı), bronşektazi (akciğerin hava yollarında genişleme ve iltihaplanma), ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz – kasları kontrol eden sinir hücrelerinin kaybıyla ilerleyen nörolojik hastalık) gibi durumlarda yaygın olarak kullanılır.


Tedavinin temel hedefleri şunlardır:

  • Dispneyi azaltmak (dispne: nefes darlığı hissi)

  • Egzersiz kapasitesini artırmak (örneğin daha uzun yürüyebilmek)

  • Solunum kaslarını güçlendirmek (nefes almada görevli kasları çalıştırmak)

  • Günlük aktivitelerde bağımsızlığı desteklemek (örneğin tek başına banyo yapabilmek, merdiven çıkabilmek)

  • Psikolojik rahatlama sağlamak (nefes alamama kaygısını azaltmak)

Bu tedavi biçimi “rehabilitasyon” (iyileştirme ve işlev kazandırma) adı verilen geniş bir tıbbi kategorinin parçasıdır. Rehabilitasyon, sadece iyileşmeyi değil, bireyin yeniden aktif bir yaşam sürdürebilmesini amaçlar.

Solunum Terapisinin Kullanıldığı Hastalıklar

Solunum terapisi, nefes alma sürecini etkileyen çok sayıda hastalıkta hem semptomları hafifletmek hem de yaşam kalitesini artırmak amacıyla uygulanır. Bu hastalıkların çoğu kroniktir (yani uzun süreli ve ilerleyici) ve zamanla hem fiziksel hem de psikolojik olarak kişiyi zorlar. Aşağıda, solunum terapisinin etkin biçimde kullanıldığı başlıca hastalık gruplarına yer verilmiştir.

KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı)

KOAH, akciğerlerdeki hava yollarının daralması ve esnekliğini kaybetmesiyle seyreden, geri dönüşü olmayan bir akciğer hastalığıdır. En yaygın belirtisi, “dispne” olarak bilinen nefes darlığıdır (kişi yeterince hava alamadığını hisseder). Solunum terapisi, KOAH hastalarında solunum kaslarını güçlendirmek, balgam (tıbbi adıyla sekresyon) birikimini azaltmak ve eforla gelişen dispneyi kontrol altına almak için kullanılır. Büzük dudak solunumu (pursed-lip breathing) gibi tekniklerle, hastanın daha uzun süre nefes vermesi sağlanarak hava yollarının açık kalması desteklenir.


Astım

Astım, hava yollarının aşırı duyarlılığına bağlı olarak zaman zaman daralmasıyla seyreden, kronik ve iltihaplı bir solunum yolu hastalığıdır. Özellikle egzersiz sırasında gelişen nefes kesilmesi, göğüs sıkışması ve öksürük gibi belirtilerle ortaya çıkar. Solunum terapisi, astım kontrolünü güçlendirmeyi ve hastanın solunum alışkanlıklarını yeniden yapılandırmayı hedefler. Diyaframatik solunum (nefes alırken karın kaslarını bilinçli olarak kullanmak), hem solunum eforunu azaltır hem de anksiyeteye bağlı atak riskini düşürür.


Kistik Fibrozis

Kistik fibrozis, kalıtsal (genetik) bir hastalık olup akciğerlerde yoğun ve yapışkan bir mukus üretimiyle karakterizedir. Bu mukus, yani tıbbi adıyla “sekresyon”, zamanla hava yollarında birikir ve enfeksiyon riskini artırır. Solunum terapisi, bu birikintilerin temizlenmesi için hayati öneme sahiptir. Postüral drenaj (hastayı belirli pozisyonlara getirerek balgamın yerçekimiyle dışarı atılmasını sağlama) ve pozitif basınçla nefes egzersizleri, kistik fibrozis yönetiminin temelini oluşturur.


Pulmoner Fibrozis

“Pulmoner” terimi, akciğerlere ait anlamına gelirken, fibrozis; doku sertleşmesini ifade eder. Pulmoner fibrozis, akciğer dokusunun elastikiyetini kaybederek sertleşmesiyle seyreden bir hastalıktır. Bu durum oksijen alışverişini zorlaştırır. Hastalarda genellikle hipoventilasyon (yüzeysel ve yetersiz soluk alıp verme) gelişir. Solunum terapisi, bu hastalarda düşük yoğunluklu nefes egzersizleri ve oksijen desteğiyle nefesin derinliğini ve ritmini artırmayı hedefler.


Nöromüsküler Hastalıklar (ALS, MS vb.)

ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz) ve MS (Multipl Skleroz) gibi hastalıklar, kasları kontrol eden sinir hücrelerini etkiler. Bu durum zamanla solunum kaslarını da zayıflatır. Terapinin amacı, hastanın kas gücünü mümkün olduğu kadar korumak ve solunum yetmezliğini geciktirmektir. Öksürme gücü zayıflayan bireylerde, “mekanik öksürtücüler” (cihazla destekli balgam atma sistemleri) ve non-invaziv ventilasyon (yüz maskesiyle solunum desteği) evde bakımın önemli parçalarıdır.


COVID-19 Sonrası İyileşme

COVID-19 sonrası, özellikle yoğun bakımda kalmış bireylerde uzun süren dispne, kas güçsüzlüğü ve oksijen ihtiyacı gelişebilir. Solunum terapisi, bu bireylerde akciğerin tekrar fonksiyon kazanmasını destekler. Triflo (incentive spirometre) gibi cihazlarla yapılan nefes egzersizleri, hem solunum kaslarını hem de alveolleri (akciğerin oksijen-alan mikroskobik kesecikleri) tekrar aktive etmeye yardımcı olur.



Solunum Terapisi Egzersizleri

Solunum egzersizleri, pulmoner rehabilitasyon programlarının temel taşlarından biridir. Bu nefes egzersizleri faydası sayesinde hem solunum kaslarının dayanıklılığı artırılır hem de akciğerlerin genişleme kapasitesi geliştirilir. Ayrıca doğru nefes alışkanlıkları kazandırılarak, solunum eforu azalır ve oksijen alımı optimize edilir. Aşağıda solunum terapisi kapsamında sık kullanılan egzersiz teknikleri detaylı biçimde açıklanmıştır.


Diyaframatik Solunum (Karın Solunumu)

Diyaframatik solunum, nefes alırken göğüs yerine diyaframın (akciğerlerin alt kısmında, solunumda görevli kubbe biçimindeki kas) aktif olarak kullanıldığı bir tekniktir. Bu teknik sayesinde solunum daha derin ve kontrollü hale gelir.


Uygulama: Hasta sırtüstü pozisyonda yatırılır, bir eli göğsüne, diğeri karnına yerleştirilir. Burundan yavaşça nefes alınırken karın dışa doğru şişmelidir. Nefes ağızdan verilirken karın içe doğru çekilir. Amaç, göğsü mümkün olduğunca sabit tutarak nefesi diyaframla yönlendirmektir.


Diyaframatik solunum, özellikle KOAH, astım ve anksiyeteye bağlı hiperventilasyon (hızlı ve sığ nefes alma) gibi durumlarda solunumu dengelemek için kullanılır.


Pursed-Lip Breathing (Büzük Dudak Solunumu)

Bu teknik, özellikle hava hapsi (air trapping) yaşayan bireylerde, ekspirasyonun (nefes verme fazının) uzatılması ve hava yollarının açık kalması amacıyla geliştirilmiştir.


Uygulama: Burundan yavaşça nefes alınır. Ardından dudaklar hafifçe büzülür (tıpkı mum üfler gibi) ve nefes, dar bir ağız açıklığıyla uzun süreli şekilde verilir. Bu esnada, hava yollarında pozitif bir basınç oluşur, bu da küçük hava yollarının kapanmasını önler.


Bu yöntem KOAH, amfizem ve astım hastalarında dispneyi (nefes darlığını) azaltmak ve kontrol sağlamak için oldukça etkilidir.


Triflo / Spirometre Kullanımı

Spirometre, hastaların inspiratuar kapasitesini (nefes alma gücünü) artırmak amacıyla kullanılan basit ama etkili bir cihazdır. En yaygın biçimi olan Triflo, üç odacıklı bir plastik cihazdan oluşur ve nefesin gücüyle topların yükselmesini sağlar.


triflo cihazı

Uygulama: Hasta ağızlığı dudaklarıyla tamamen kavrar. Derin bir nefes verdikten sonra, cihazdan yavaşça ve sabit bir güçle nefes çeker (inspirasyon). Amaç, topları olabildiğince yükseğe kaldırmak ve belli bir seviyede tutmaktır.


Bu egzersiz postoperatif dönemde (ameliyat sonrası), immobil hastalarda (hareketsiz kalan bireylerde) ve akciğer kapasitesi düşük bireylerde alveollerin (akciğer hava kesecikleri) açılmasını sağlamak ve atelektazi (akciğerin tam olarak şişememesi) riskini azaltmak için kullanılır.


Segmental Solunum Egzersizleri

Segmental solunum, akciğerin belirli bölümlerini hedefleyerek bu alanlarda ventilasyonu artırmayı amaçlayan tekniktir. Özellikle cerrahi sonrası dönemde veya akciğerin belirli loblarında havalanma kısıtlıysa uygulanır.


Uygulama: Fizyoterapist, hastanın göğüs kafesinin hedeflenen bölgesine (örneğin sağ alt lob üzerine) hafifçe elini yerleştirir. Hasta, bu bölgeyi hissederek oraya doğru derin nefes almaya yönlendirilir. Bu sırada ellerle hafif direnç uygulanabilir. Böylece inspiratuar kaslar (nefes alma sırasında aktif olan kas grubu) daha verimli çalışır.


Bu yöntemle, özellikle alt loblarda havalanma artışı sağlanır ve segmental atelektaziler (akciğerin lokal çökmesi) önlenir.



Solunum Terapisinde Kullanılan Cihazlar ve Yöntemler

Solunum terapisi kapsamında uygulanan egzersizler, solunum kaslarının güçlendirilmesi, nefes alma-verme düzeninin iyileştirilmesi ve akciğer kapasitesinin artırılması için temel yöntemlerdir. Bu egzersizler, hastanın kendi kendine yapabileceği, klinik destekle geliştirilen ve günlük hayatta nefes darlığını azaltmaya yönelik programlardan oluşur. Ancak solunum terapisi yalnızca egzersizlerden ibaret değildir; teknolojik cihazlar, basınçlı hava sistemleri ve sekresyon (balgam ve mukus) temizliğine yönelik özel teknikler de bu terapötik sürecin vazgeçilmez parçalarıdır. Özellikle solunum yetmezliğinin eşlik ettiği kronik akciğer hastalıklarında, doğru cihaz seçimi ve yöntemlerin bilinçli kullanımı hastanın yaşam süresini ve konforunu doğrudan etkiler.

Aşağıda, solunum terapisinde sıklıkla kullanılan yöntemler ve bunların temel prensipleri açıklanmıştır:

Mekanik Ventilasyon (invaziv ve non-invaziv)

Mekanik ventilasyon, hastanın kendi başına yeterli solunum yapamadığı durumlarda, dışarıdan basınçlı hava desteği sağlayarak nefes alma işlevini üstlenen bir sistemdir. İki ana türü bulunur:


  • İnvaziv mekanik ventilasyon: Soluk borusuna yerleştirilen bir tüp (endotrakeal tüp) aracılığıyla uygulanan, genellikle yoğun bakım şartlarında kullanılan sistemdir. “İnvaziv” terimi, vücut içine giriş yapılarak uygulanan müdahaleleri ifade eder.

  • Non-invaziv mekanik ventilasyon: Hastanın ağız ve/veya burun üzerine yerleştirilen özel bir maske aracılığıyla uygulanan, daha hafif vakalarda ve ev ortamında da kullanılabilen sistemdir. “Non-invaziv” terimi, vücut içine doğrudan giriş yapılmadan uygulanan destek yöntemlerini tanımlar.

Mekanik ventilasyon, özellikle KOAH alevlenmeleri, ALS gibi kas zayıflığına neden olan hastalıklar veya COVID-19 sonrası ciddi solunum yetersizliklerinde hayat kurtarıcıdır.


CPAP / BiPAP Cihazları

CPAP (Continuous Positive Airway Pressure – sürekli pozitif hava yolu basıncı) ve BiPAP (Bilevel Positive Airway Pressure – iki seviyeli pozitif hava basıncı) cihazları, non-invaziv ventilasyonun en yaygın iki formudur.


CPAP / BiPAP cihazi

  • CPAP cihazı, hem nefes alırken hem de verirken sabit bir basınç uygulayarak hava yollarının açık kalmasını sağlar. Uyku apnesi ve hafif KOAH olgularında sıklıkla tercih edilir.

  • BiPAP cihazı ise nefes alırken yüksek, verirken daha düşük basınç uygular. Bu özellik, solunum kasları zayıf olan kişilerde (örneğin nöromüsküler hastalıklarda) daha konforlu bir solunum sağlar.

Bu cihazlar, gece boyunca ya da gündüz ihtiyaç duyulduğunda takılabilir ve evde uzun süreli kullanım için programlanabilir.

Nebülizatörler

Nebülizatörler, sıvı haldeki ilaçları buhar haline getirerek hastanın doğrudan solunum yoluyla almasını sağlayan cihazlardır. Bu yöntem özellikle çocuklarda, yaşlılarda ya da derin nefes alamayan bireylerde inhaler kullanımı yerine tercih edilir.

Bronkodilatör (hava yollarını genişletici) ve steroid (iltihap giderici) ilaçlar, nebülizatörle doğrudan akciğerlere ulaştırılarak daha hızlı etki eder. Astım, bronşit, bronşektazi ve kistik fibrozis gibi balgam üretiminin fazla olduğu durumlarda, sekresyonun gevşetilmesi ve atılımının kolaylaştırılması amacıyla yaygın şekilde kullanılır.

Oksijen Konsantratörleri

Oksijen konsantratörleri, havadaki oksijeni ayrıştırarak yüksek yoğunluklu saf oksijen elde eden ve hastaya nazal kanül (burun yoluyla) veya maske aracılığıyla veren elektrikli cihazlardır. Bu cihazlar, taşınabilir modelleri sayesinde evde veya seyahatlerde de kullanılabilir.

Solunum terapisi kapsamında, oksijen satürasyonu (kanda oksijen düzeyi) düşen hastalarda, hipoksemi (oksijen yetersizliği) durumunu önlemek için bu cihazlar kullanılır. Oksijen, özellikle pulmoner fibrozis, ileri evre KOAH ve COVID-19 sonrası solunum rezervi azalan bireylerde kritik öneme sahiptir.

Bronşiyal Hijyen Teknikleri

Bronşiyal hijyen, akciğerlerde biriken sekresyonların etkin biçimde temizlenmesini hedefleyen tekniklerin genel adıdır. Bu teknikler arasında şunlar yer alır:

  • Postüral drenaj: Hasta vücudunun belirli pozisyonlara getirilerek, yerçekimi yardımıyla balgamın solunum yollarından dışarı akması sağlanır.

  • Perküsyon ve vibrasyon: Göğüs kafesine elle hafifçe vurularak ya da titreşim uygulanarak mukusun gevşemesi sağlanır.

  • PEP cihazı (Positive Expiratory Pressure – pozitif ekspiratuvar basınç): Nefes verirken hafif bir direnç oluşturarak hava yollarının açık kalmasını ve balgamın dışarı taşınmasını kolaylaştırır.

  • Aktif öksürme teknikleri: Hasta, özel manevralarla daha etkili öksürmeyi öğrenerek balgamı dışarı atar.

Bu yöntemler özellikle kistik fibrozis, bronşektazi ve yoğun sekresyon birikimi görülen diğer hastalıklarda düzenli olarak uygulanır.



Evde Solunum Terapisi: Nasıl Uygulanır ve Kimler Tarafından Yürütülür?

Solunum terapisi, yalnızca hastane ya da klinik ortamlarında uygulanan bir tedavi yöntemi değildir. Özellikle kronik solunum hastalığı olan bireylerde, evde sürdürülebilir ve düzenli solunum desteği, hem tıbbi iyilik halini korumak hem de hastane başvurularını azaltmak açısından kritik önem taşır. Evde uygulanan solunum terapisi; hastanın günlük yaşam ritmine uygun biçimde planlanır ve çeşitli cihazlar, egzersizler ve izleme teknikleriyle desteklenir.

Evde Solunum Terapisi Nasıl Yapılır?

Ev ortamında uygulanan solunum tedavisi, genellikle şu bileşenleri içerir:

1. Solunum Egzersizleri

Hasta, fizyoterapist tarafından daha önce öğretilmiş olan egzersizleri düzenli şekilde uygular. Bunlar arasında:

  • Diyaframatik solunum (karın kasları kullanılarak yapılan derin nefes alma)

  • Büzük dudak solunumu (nefes verirken dudakları büzerek hava akışını yavaşlatma)

  • Spirometre kullanımı (nefes alma gücünü artıran cihazlı egzersiz) yer alır.

Günde 2–3 kez, her biri 5–10 dakikalık kısa seanslarla yapılması önerilir.

2. Cihaz Destekli Solunum Yardımı

Ev tipi cihazlar, hastanın ihtiyacına göre fizyoterapist ya da doktor tarafından önerilir ve hasta yakınına eğitim verilir. Bu cihazlar şunlardır:

  • Oksijen konsantratörü (ortam havasından yüksek yoğunlukta oksijen üreten cihaz)

  • CPAP/BiPAP cihazları (pozitif basınçlı solunum cihazları; burun/ağız maskesiyle çalışır)

  • Nebülizatör (ilaçları buhar haline getirerek akciğere ileten cihaz)

  • PEP cihazı (Positive Expiratory Pressure – pozitif ekspiratuar basınç sağlayarak balgam atımını kolaylaştırır)

  • Mekanik öksürtücüler (zayıf öksürük refleksi olan hastalarda sekresyon atımını destekler)

Bu cihazların kullanımı sırasında sterilizasyon (temizlik), parça değişimi ve cihazın düzenli çalışıp çalışmadığının takibi çok önemlidir. Özellikle oksijen cihazlarında sadece distile (saf) su kullanılması ve nemlendirici haznenin sık sık değiştirilmesi gerekir.

3. İzlem ve Kontrol

Evde terapi gören hastalar, belirli aralıklarla solunum fizyoterapisti veya hekim tarafından izlenir. Takip parametreleri şunlardır:

  • SpO2 (kandaki oksijen doygunluğu) takibi – parmak oksimetresiyle yapılabilir.

  • Solunum sayısı, öksürük durumu, balgam miktarı ve egzersiz toleransı.

  • Egzersiz öncesi ve sonrası dispne düzeyi (nefes darlığı hissi).

Gerekirse, evde ziyaretli fizyoterapi veya uzaktan dijital takip sistemleriyle terapi sürdürülebilir.

Solunum Terapisini Kimler Uygular?

Solunum terapisi, multidisipliner bir ekip tarafından yürütülür. Uygulayıcıların görev tanımı ülkelere göre farklılık gösterse de Türkiye’de bu alanda başlıca şu uzmanlar görev alır:

1. Fizyoterapistler

Fizyoterapistler, solunum kaslarını çalıştıran egzersizleri öğreten, pozisyonlama ve cihaz kullanımı konusunda hastayı eğiten ana sağlık profesyonelidir. Solunum fizyoterapisi konusunda eğitim almış olanlar, cihazlarla destekli programları da uygular.

2. Göğüs Hastalıkları Uzmanları

Göğüs hastalıkları uzmanı tanı koyma, tedavi planı oluşturma ve hastalığın ilerleyişini takip etme konusunda yetkili tıp doktorudur. Cihaz dozajları, oksijen litre ayarı gibi parametreleri belirler.

3. Solunum Terapistleri (Respiratory Therapists)

Bu meslek grubu bazı ülkelerde (örneğin ABD, Kanada) bağımsız bir uzmanlık alanıdır. Türkiye’de ise doğrudan tanımlı bir “solunum terapisti” kadrosu bulunmamakla birlikte, bazı özel hastanelerde bu unvanla çalışan eğitimli sağlık personelleri vardır.

4. Yoğun Bakım Hemşireleri ve Evde Bakım Hemşireleri

Uzun süreli solunum desteği alan ya da yatağa bağımlı hastalarda, cihaz yönetimi ve sekresyon takibi gibi işlemleri evde hemşireler de yerine getirebilir.


5. Hasta Yakınları

Solunum tedavisinin evde sürdürülebilir olması, hasta yakınının eğitimiyle doğrudan ilişkilidir. Nebülizatör ilaçlarının hazırlanması, maskelerin temizliği ve egzersiz motivasyonu, bakım veren kişi tarafından desteklenir.


Bu süreçte, evde solunum tedavisini profesyonel destekle sürdürmek isteyenler için İnvitrocare yardımcı olmaktadır. Eğitimli sağlık personeliyle cihaz kurulumu, egzersiz takibi ve temel solunum desteği gibi uygulamalar hastanın ev ortamında da güvenli bir şekilde tedavi almasını sağlar.



Solunum Terapisi Hakkında Merak Edilenler


  • Solunum egzersizleri günde kaç kez yapılmalı?

    Genellikle, diyaframatik solunum ve büzük dudak solunumu gibi temel egzersizlerin günde 2–3 kez, her biri yaklaşık 5–10 dakika süreyle uygulanması önerilir. Ancak seans sıklığı hastalığın evresine, kişinin yorgunluk düzeyine ve terapistin önerisine göre değişebilir. Önemli olan süre değil, düzenliliktir.

  • Bu tedavi ağrılı mıdır? Hayır. Solunum terapisi genellikle ağrısız bir tedavi yöntemidir. Ancak ilk seanslarda bazı hastalar diyafram (nefes almayı sağlayan kas) bölgesinde hafif bir gerginlik veya baş dönmesi hissedebilir. Bu durum, kasların çalışmaya başlamasıyla ilişkilidir ve geçicidir.

  • Solunum egzersizleri gerçekten işe yarıyor mu?

    Evet. Bilimsel çalışmalar, düzenli yapılan solunum egzersizlerinin dispneyi (nefes darlığını) azalttığını, egzersiz kapasitesini artırdığını ve hastaların genel yaşam kalitesini iyileştirdiğini göstermektedir. Özellikle KOAH, astım, pulmoner fibrozis ve COVID-19 sonrası iyileşme sürecinde etkisi kanıtlanmıştır.

  • Bütün hastalar aynı egzersizleri mi yapar?

    Hayır. Egzersiz planı kişiye özeldir. Örneğin KOAH’lı bir hastaya önerilen spirometre egzersizi, ALS hastasında etkili olmayabilir. Aynı şekilde kistik fibrozisli bir bireyde sekresyon (balgam) temizliği öncelikken, pulmoner fibrozisli hastada oksijen doygunluğu izleme ön plandadır.

  •  Evde bu egzersizleri yaparken nelere dikkat etmeliyim?

    Sessiz ve iyi havalandırılan bir ortamda çalışmanız önerilir. Egzersiz sırasında dik oturmak (akciğerlerin tam açılmasını sağlamak için), gevşemeye odaklanmak ve nefesi tutmamak önemlidir. Baş dönmesi, çarpıntı ya da göğüs ağrısı gibi belirtiler hissederseniz egzersizi sonlandırmalı ve terapistinizle görüşmelisiniz.

  • CPAP veya BiPAP cihazı kullanmak bağımlılık yapar mı?

    Hayır. CPAP (sürekli pozitif hava yolu basıncı) ve BiPAP (iki seviyeli pozitif hava basıncı) cihazları, solunum yollarının açık kalmasını sağlamak için geliştirilmiş tıbbi cihazlardır. Uzun süreli kullanım, bir “bağımlılık” değil; vücudun daha az yorularak solunum yapmasını sağlayan bir destek sürecidir. Uygun endikasyonda (tıbbi gerekçede) kullanıldığında faydası kesindir.

  • Solunum terapistiyle çalışmak şart mı?

    Kritik durumlar ve ağır hastalıklar dışında, egzersizlerin büyük bir kısmı evde hasta tarafından sürdürülebilir. Ancak başlangıçta doğru teknikleri öğrenmek, yanlış alışkanlıklar geliştirmemek ve cihazları doğru kullanmak için solunum fizyoterapistiyle en az birkaç seans çalışmak önemlidir. Ayrıca terapi planı kişiye özel olduğu için ilk değerlendirme profesyonelce yapılmalıdır.

  • İyileşmek ne kadar sürer?

    Solunum terapisinin etkileri genellikle 2–4 hafta içinde görülmeye başlansa da, kalıcı fayda sağlamak için egzersizlerin aylar boyunca sürdürülmesi gerekir. Kronik hastalıklarda amaç tamamen iyileşme değil; stabilizasyon (hastalığın ilerlemesini durdurma) ve yaşam kalitesinde artıştır.

  • Egzersizleri bırakınca her şey eski haline döner mi?

    Düzenli egzersiz bırakıldığında, solunum kaslarının gücü zamanla azalabilir ve eski semptomlar geri dönebilir. Bu nedenle solunum egzersizleri, tıpkı fiziksel aktivite gibi uzun vadeli bir alışkanlığa dönüştürülmelidir. Ara verilecekse bile, düşük yoğunlukta dahi olsa devamlılık sağlamak önemlidir.



İletişim Ve Destek

İnvitrocare olarak, sağlığınız, huzurunuz ve yaşam kaliteniz bizim önceliğimizdir. Siz ve sevdikleriniz için güvenilir, kişiye özel ve bütüncül evde sağlık çözümleri sunuyoruz. Tıbbi danışmanlık, profesyonel hemşirelik hizmetleri ve ihtiyaçlarınıza uygun kişiselleştirilmiş bakım planlarımızla yanınızdayız.

Evde solunum terapisi uygulamalarında deneyimli ekibimiz, CPAP/BiPAP cihaz kurulumu, oksijen tedavisi takibi ve solunum egzersizleri konusunda destek sağlar. Detaylı bilgi ve randevu için bize 0216 990 0220 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.


Referanslar


Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page